Category: GİZLİ GERÇEKLER VE GÖRÜNEN DÜNYA…


Euzü billahi mine’ş şeytani’r racim,

Bismillahi’r Rahmani’r Rahim

BİZ, ŞEYTAN HİZMETKARLARI AVCISIYIZ!

(+18 ,ZAYIF VE KORKAK KARAKTERLİLER OKUMASIN !)

­Kardelen Kütüphane: Hem ABD’de hem Türkiye ve diğer ülkelerde kurum idarecilerinin karakteri  ve içyüzü nasıl?

Gizemli Süvari: Dünyadaki idarecilerin % 95’inden fazlası nefsi emmarenin esiri  ve Şeytan’ın hizmetkarıdır!

                                                                   Uzaydan Bir Görüntü_JPG

Kardelen Kütüphane: Şeytan, Hz.Musa (a.s)’ın bir zamanlar iyi ve takva sahibi olan kuzeni Karun’u nasıl kandırmış?

Gizemli Süvari: Karun mağarada yaşayan salih biri iken Şeytan ona güzel bir insan suretinde gelmiş, ibadet te edermiş. Sonra ona telkinde bulunarak şehre inmesini sağlamış,sonra ticarete ve paraya alıştırmış. Daha sonra da zekat vermez olmuş ve isyankar, inkarcı biri olup çıkmış!

Kardelen Kütüphane: İblis, Cüneydi Bağdadi Hazretlerini nasıl kandırmak istemiş?

Gizemli Süvari: Şeytan hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri’nin yanına gidip gelmişti. Ancak bir türlü o büyük insanın gönlüne vesvese vermeye, ona istediklerini yaptırmaya muvaffak olamamıştı. Bir gün,
– Ey Üstad! Yoksa siz benim kim oldu
ğ
umu bilmiyor musunuz? dedi. Hazreti Cüneyd,

– Sen lanetli İblissin. İlk geldiğin günden beri seni tanıyorum, buyurdu. Şeytan,

– Ey Evliyalar Sultanı! Sizin kadar yüksek mertebelere ulaşan başka bir zat tanımadım. Yirmi senedir buradayım ama size hiçbir isteğimi yaptırmaya muvaffak olamadım, dedi. Bu sözleri işiten Cüneyd Hazretleri nefretle,

– Defol mel’un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun? Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan! diye bağırdı. Şeytan ümidini kesmiş bir halde orayı terk etti.

Kardelen Kütüphane: Şeytan, bu asırda politikaya bulaşan Nur Cemaati üyelerini nasıl kandırdı?

Gizemli Süvari: Nur Cemaatinden kendi halinde yaşayan sade vatandaşlar hariç, politikaya bulaşanlarda zamanla gurur, kibir ve kabilecilik fikri oluştu. Kendilerinden olmayanları “yabancı” olarak görmeye başladılar. Kurum idarecilerinin hep kendilerinden olması için politik oyunlara kalkıştılar. Çıkar için zalimlere gereken karşılığı göstermediler, haksızlık karşısında sustular!

Kardelen Kütüphane: Politikaya bulaşan ve Şeytanın kandırdığı Nur Cemaati üyeleri sınavlarda kopyayı yani hırsızlığı nasıl caiz gördüler?

Gizemli Süvari: Bunlar, önemli mevkileri başka günahkarlar, inkarcılar ele geçireceğine bizim geçirmemiz daha uygun diye düşünerek Şeytanın tuzağına düştüler, başka müminlerin, Müslümanların haklarını yediler!

Kardelen Kütüphane: ÖSYM ve polislik sınavları gibi sınavlarda sözde Nur Cemaati üyeleri soruları paylaşşlar mı?

Gizemli Süvari: Birçok şahidin beyanları, işaret ve kanıtlara göre Nurcuların kopya hırsızlığı yaptıkları aşikar!

Kardelen Kütüphane: Şeytan, kadınları nasıl aldatıyor?

Gizemli Süvari: Örtünmek ve başkalarına karşı süslenmemek Allah’ın emri olduğu halde, hemen hemen bütün kadınlar kafayı güzellik ve modaya  uygun giyinmeye takmış! Adeta kadınların ana işi güzelleşmek, güzel giyinmek ve aşk dizileri olmuş! Bütün diğer işler kadının yan işi olmuş. Başını örten çoğu kimse bile altına dar kot, pantolon ve dar bluz giyiyor, yüzleri makyajlı…Yani ilgi çekmeme ve örtünmenin hikmetini hiç anlamamışlar!  Anlasalar da nefsine yenilmişler! Kırıttıkça kırıtıyorlar…

Kardelen Kütüphane: Bu ahir zamanda ister özel ister resmi kurumda olsun, bir dürüst ve haklı kişiye karşı kaç zalim, münafık ve dilsiz şeytan  cephe almış?

Gizemli Süvari: Bir dürüst ve mazlum kişiye karşı yaklaşık 32 kişi cephe almış! Yani iyilerle kötülerin savaşında durum kan ağlanacak halde…

Kardelen Kütüphane: Kurum idarecileri ne kadar sürede zengin ve mevki sahiplerinin güdümüne giriyor ve bozuluyor?

Gizemli Süvari: Bir yıl geçmeden bozuk düzenin kuklası oluyorlar!.. Adaletli ve cesur idareci bulmak, denizde inci bulmak kadar zor!

Kardelen Kütüphane: Türkiye’deki bu doğal afetlerin ve donmaların hikmeti nedir?

Gizemli Süvari: Alemlerin Rabbi’nin  Kur’an’da Yasin Süresi 67. Ayetindeki uyarısı  tecelli ediyor: “Dileseydik kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirdi.”  

Kardelen Kütüphane: Şimdilik son tavsiyeniz nedir?

Gizemli Süvari: İnsanoğlunun ve cinlerin, iç dünyasını kötü düşüncelerden ve metotlardan temizleyerek devamlı Allah’ı zikretmeleri ve bir mürşidi kamile bağlanmaları; yoksa nefsi emmare ve Şeytan çoğunu tuzağa düşürmeye devam edecektir!

*        *        *        *        *        *        *

BİZİM UYGARLIĞIMIZIN TEMELİ,

6666 Kur’an Ayeti,

Kütübü Sittedeki 7338 Hadis,

Yaklaşık 5000 Atasözüdür.

*ÖNEMLİ VE İLGİNÇ GERÇEKLERİ KEŞFETMEK İÇİN,

kardelenkutuphane_library-subscribe@yahoogroups.com adresine boş e-posta göndermek yeter;

Aldeberan’dan Zeta Reticuli’ye kadar selamlar…

19.02.2012

ACİL VE KIRMIZI ALARM 

BAŞBAKANLIK VE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA

ANKARA

HASTANIN VÜCUDU KLONLANACAK;

AŞIKLARA VE GARİPLERE YAPILAN YALANLAMA VE TUZAK, GERİYE DÖNEN BİR NÜKLEER FÜZE GİBİ İLAHİ FELAKETTİR !


Ey gecenin zifiri karanlığında kalmış, şafağa hasret kahraman aslanlar! Çağrımız sizedir, zalimlere ve münafıklara İlahi Adalet er ya da geç karşılığını vermektedir!

Türk Devletleri ve Kurumları Nasıl Ölümcül Hata Yapıyor !!!

1- Osmanlı Devleti Zamanında 1889’da Japonya’ya giden Ertuğrul Gemisi’nin İnatla Ölüme Gönderilmesi:

Japonya ile ilişkilerin geliştirilmesi için 609 mürettebatla Ertuğrul Gemisi İstanbul’dan 14 Temmuz 1889’da yola çıkmıştı.

Ahşap bir gemi olan Ertuğrul Fırkateyni 25 yaşındaydı. Yaklaşık 1 yıl önce ahşap kısımları tamir görmüştü. Ancak, makine ve kazanların alt bölümüne dokunulmamıştı. Bazı görevliler, bu geminin okyanusta yolculuk için yetersiz ve bakımsız olduğunu belirtmişlerdi. Yine de yola çıkmıştı. Kafile Başkanı Albay Osman Bey, gemi komutanı da Yarbay Ali Bey’di.

Yola çıkılacağı gün Japon Bahriyesinin tayfun uyarısına rağmen, Ertuğrul Fırkateyni planlandığı gibi 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanından ayrıldı. Kushimoto açıklarında tayfuna yakalanan Ertuğrul Firkateyni 16 Eylül 1890da kayalara çarparak battı. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi, Amiral Osman Bey de dahil diğer mürettebat hayatını kaybetti. Dönüşte tam sayı belli olmasa da 580’den fazla kişi şehit olmuştur!

2- Hastanın Vücudu Klonlanacak;

Aşıklara ve Gariplere Yapılan Yalanlama ve Tuzak, Geriye Dönen Bir Nükleer Füze Gibi İlahi Felakettir !

Anadolu adının geldiği “Ana doldur!” gerçeğindeki analar artık yok. Ana ölü, baba ölü, her şey ölü!.. Yani Zombie Land.

İnsan vücudu gibi ülkelerin de sosyal yapısı hasta olur. Bir halkın ve devletin hastalığına mikrop da denen bakteri ve virüs tipli insanların çoğalması sebep olur.

Toplumdaki aslan karakterli antikor sayısı yaklaşık % 5’tir. Bu yüzden ülke bünyesindeki hastalığı yenemiyorlar!

Doktorlar, savcı ve hakimlerdir, adalet sistemidir. Doktorlar iyi bir antibiyotikle antikorlara yardımcı olmuyorlar. Onların da bünyesi hasta olduğundan tedavi edemeyip, vücudu daha da zehirliyorlar, salgın hastalığı artırıyorlar!

Antikorlar, Batakistan’da yalnız başına savaşıyorlar.

Devletin merkezi, başkenti kalptir. Kalp te yorgun ve hasta olduğundan vücuda düzenli kan pompalayamıyor,dolayısıyla temiz oksijen dağıtılmadığından hücreler canlanmıyor. Yıpranmış ve yorulmuş olarak çöküşe doğru yol alıyorlar.

Sinir sisteminde de bozukluk var. Beyindeki ilgili merkez hücrelerin acılarını algılamıyor veya algılıyorlar da göz,kulak,el, ayak gibi temel organları sakat bırakıldığından bir şey yapamıyor! Parmaklar beynin komutunu yerine getirmiyor, parmaklar normal parmaklar değil, anormal parmaklar.

Üçüncü bin yılın 10. yılında, ilkbaharın son ayında 38°Kuzey- 32,5 °Doğudan, 40°Kuzey-33 °Doğuya bir S.O.S. sinyali gitti. İnsanların haklarını
sağlayacak olan muhafız yönleri şaşırdığından Kurtlar Vadisindeki Yaralı
aslanların yani hücrelerin adresini hasta vücutta egemen olan ve cirit atan %
5’i oluşturan kurtlara yani virüslere teslim etti! Yamyamların taşeronluğu diye
buna denir!

Batıl Güneş Tanrısı’nın (Riyanın efendisi Nefsi Emmare) ,  politik
hasadını bereketli kılması için, denizde boğulurken secde eden Firavun’un
kovaladığı halkın liderlerine sandalda yolladığı 9 kurbanın bereket
getirmemesinden sonra yeşil kubbeli diyardaki yaralı aslanları kurtlara
bırakmak, sonun başlangıcı oluyor!

Elektrik kurumu bile ikinci faturayı ödemedikten sonra elektriği kesiyor. Şimdi ülke olarak Karanlıklar Ülkesi’ndeyiz. Çünkü çok büyük ölümcül hatalar yapılmıştır!

Atomlardaki Başlıca Kanunlar:Çekirdeğin etrafındaki elektronlar biraz yavaş dönse veya elektronlar dağılıp gitse, atom çekirdeğiyle beraber evren müthiş bir gürültü ile infılak edip yok olacaktır. En iyisi, konumumuzun gereğini yerine getirmektir.

Münafıkların ve zalimlerin kalpleri hasta ve kör, kulakları gerçekleri anlayıp kabul etmeye karşı sağır, itiraf etmede de dilsiz oldukları için onların dünya hayatındaki icraatları boşa giden ve gariplere füze atan kör adama benziyor. Ama İlahi Sistem, füzelerin hedefini “Ğayb Alemi” nde kendilerine yöneltiyor.

Kur’an’da Kehf Süresi 104.ayette bildirilen “Onlar dünya hayatında çabaları boşa giden ve kendilerinin iyi iş yaptığını zanneden kimselerdir.” Durumuna mazhar olanlar için ne hazin bir son vardır! İlahi Adaletin nasıl tecelli edeceğini kesinlikle görecekler!..

*         *          *          *          *

S.O.S. sinyali gönderilen yerdeki arkadaşımıza 10 yılda yapılan 20 haksızlıktan dolayı devletin 40 bin TL. tazminat borcu ödemesi gerekir. Siz kul hakkını ödeyin, zalim devletlere karşı zafer nasip
olsun !

Üst düzey devlet görevlileri bize inanıyorsa temas kursunlar ! Özel kaynaktan karşılayabilirler. Hakikaten bir çeyrek asırdır hem kamu sektörü hem özel sektör patronları mazlumların kanını emmektedir. Bu kadar vampirlik yeter artık ! Bizim hakkımızı ödemediği müddetçe devletin işleri hep ters gider, asit yağmuru yağdıran kara bulutlar hiç eksik olmaz !

3- 26 Aralık 2010 Tarihli Hürriyet Gazetesinde Üst Düzey Devlet Görevlilerinin Güya Savaş Durumunda “Gizli” Olan Sığınaklarının Cümle Aleme Duyurulup Önemli Bilginin Yayılması

Şöhret ve ilgi çekmek için böyle bir sığınağın haber yapılması yanlış değil mi? Madem savaş durumunda devlet yöneticileri korumaya alınacak, neden yaklaşık yer bilgisiyle önemli bilgiler tüm dünyaya ilan ediliyor? Bazı gelişmiş ülkeler uyduyla vb. haberi olsa bile savaşta bütün düşmanlara hedef verilmiş oldu!

Sadece tek bir örnek verelim: “Hava girişi için özel filtreler var.” Düşman hemen özel filtrelere karşı anti-taktik bulmaya başlar.

Kalp gözlerini ve altıncı hisleri perdeler kaplamış azizim perdeler! Uyanış nasib olsun!

*GÖKLERİN VE YERİN
ORDULARININ ALLAH’A AİT OLDUĞUNA TAM İNANMAYANLARA SOMUT VEYA METAFİZİK KANITLAR:

1- Konya Selçuklu’da Nisan 2008’de bir ilköğretim okulunda, hor görülen bir sınıfta 2 aydır çalışan birkaç garip kız , törene çıkartılmamış, başka zamanlar olmadığı
halde Yüce Allah törenin ortasında elektriklerini kesmiş, törenin yarısı  yapılmamıştır!

2- Konya’da garip bir aileye karşı kurt karakterli bürokratlar ortak cephe aldığından,
beddua edildikten 1-2 gün sonra 10 ve 11 Eylül 2009’da Yüce Yaratan Konya’yı 2
kez depremle uyarmıştır!

3- http://kardelenkutuphanelibrary.spaces.live.com Sitesinde ve haber grubunda 25 Aralık 2009 tarihinde yayınlanan mesajın ‘TÜRKÇE DUA’ Bölümünde , “Zalimler, kendilerinin yanlışları, zulümleri  düzeltme imkanları varken, senin gücünü ve hâkimiyetini hafife aldıklarından olsa gerek ve inanmayarak sana havale etmemizi söylediler ! Münafıklara ve zalimlere öyle bir hastalık ver ki asla sağlık ve huzur yüzü görmesinler, işleri hiç bitmesin! Çünkü onlar dürüst ve mazlum vatandaşlarla  ıstırap labirentinde oynamayı seviyorlar. Kendilerinin
güçlü ve yenilmez olduklarını zannediyorlar ! 1999’dan 2009’a 10 yıl geçti. Sapıtan çoğu kimse tekrar İlahi azabı görmek istiyor!”
diye sitem
vardı. Bu dua ve öngörü 19 gün sonra 13 Ocak 2010 tarihinde Amerika
Kıtası’nda Haiti’de depremle gerçekleşti.
230 bin kişi öldü.

Mazlumların bu siteminden kısa süre sonra bu müthiş depremin olmasında diğer hayret verici bir şey, aynı şekilde Türkiye’de vuku bulmuş 1999’daki Marmara depremine benzemesi. Bunu Amerika Deprem Araştırma Enstitüsü Başkanı açıklamıştır!

4- 2010 Yılının Sonu: İnsanoğlu ibret alıyor mu? Münafıklar ve zalimler, ilahi
işaretleri ve felaketleri anlıyor mu? Çoğu gerçekleri yalanlamaya, iftiraya,
hırsızlıklarına, kibirlerine devam ediyorlar !.. 10 ilahi musibetten anlamayan
Firavun, en sonunda denizde boğulurken, “Musa’nın Rabbine inandım!” demişti. Ama son anda imanı kabul edilmemişti, galiba işin sırrı felaket başına geldiği
zaman inanmak! Bakalım ülkemizdeki gafiller ne zaman Hak ve hakikatlere saygı
gösterip erdemli insan olabilecekler?

??????

Biz, Kıyamete kadar Hak ve hakikatler için savaşırız!

Selam doğru yola uyanlara olsun!

31 Aralık 2010 , Kardelen Kütüphane Evrensel Keşifler,

P.K. 269 Nalçacı, 42001 Konya

   
ANLAYANA ACİL MESAJ! WIKILEAKS’IN GİZLİ BELGELERİ, KİRLİ İŞLERİ, İFTİRALARI  YAYINLAMASININ HİKMETİ…

                


         www.wikileaks.org Sitesinin 29 Kasım 2010’da gizli belgeleri yayımladıktan sonra ülkelerin görüşleri şöyledir:

ABD           : Kınamış,

Rusya         : Küçümsemiş

İran             : ABD’nin girişimi olduğunu belirtmiş.Fesat çıkarma girişimi olarak görmüş.

Almanya      :ABD ile ilişkilerinin sağlam olduğunu belirtmiş.

İsrail            :Memnun

İngiltere       : Kınamış

Fransa         : Kınamış

Irak             : Kınamış

Bulgaristan  : Kınamış

Türkiye       : Kınamış ve yalanlamış. Başbakanın Ortadoğu’da artan şöhretini, partisini lekelemiştir.

         Dünyadaki Politikacıların Kirli İşlerinin Açıklanmasının Hikmeti:       Altınçağı  başlatacak olan Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıkmasından önce insanlığın uyanışına vesiledir.

       Mayıs
ve haziran 2010’da kardelen ruhlu bir adalet savaşçısı Türkiye’de
Ankara’daki 4 üst düzey devlet görevlisinden haksızlıklara karşı destek
ve güven belgesi isteyerek, “Umursamaz veya hafife alırlarsa aynı şeyi
ilahi adaletin kendilerine takdir edeceğini” bildirmişti; ne yazık ki
inanmamışlar!

         Kötülüğe
gömülmüş veya sade vatandaşa değer vermeyen politikacı bürokratlara
gerçekleri kabul ettirmek, insanı çileden çıkartan dünyanın en zor
işlerindendir. Biz acı tecrübelerle şahit olduk, yaşayan anlar.İnsan iki
seçenekle karşı karşıya kalıyor: Birincisi, hedefi bizzat kendin yok
etmek; İkincisi, Yaratıcı Hakime havale etmek.İşte gördüğünüz gibi
kimin lehine veya aleyhine olursa olsun Julian Assange ve ekibini Allah
c.c. , bütün dünya politikacılarına musallat etmiştir!

         Politika
virüsünün dünyadaki münafıklar arasında salgın hastalık olarak
birbirlerini hasta etmesi bedduası da böylece kabul edilmiştir;
alemlerin Rabbine hamd olsun.

         Dünyayı
ABD, Rusya veya Çin idare etmez! Sadece İlahi Sistemin izin verdiği
ölçüde kendi hayat hikayelerinin filmlerini çekerler.Devletler de Dünya
da bir gün ölecektir!

         Dünyadaki
birçok devletin sözde “İnsan hakları vardır”, “Dilekçeyle müracaat
hakkı”, “Bilgi Edinme Kanunu” gibi kanunları yalandır.Halkın gözünü
boyamak ve köle gibi kullanmak için hilelerdir.Ama Yaratıcı Allah’ın,
“Bana dua edin, size karşılığını vereyim” vaadi gerçektir; er yada geç
muhakkak vermektedir.O sözünden asla dönmez!
Allah’ı çok seviyoruz! Gerçek dost ve vekil O’dur.

         SON SÖZ: ABD 1988’de Pakistanlı General Ziya ül-Hak’ı şehid etmek için nasıl ABD büyük elçisini ve kurmaylarını kurban ettiyse;

         Irak’ı ve Afganistan’ı işgal etmek için 2001’de Newyork’ta ikiz gökdelenlerde 5000 vatandaşını kurban ettiyse;

         2010
Kasımında da Siyonistleri memnun etmek ve Yahudi – Hıristiyan
Birliğinin dünyaya hakim olması için kendi hatalarını itiraf etmeyi,
Türkiye’yi ve AKP’yi ve İran’ı kurban eder!

         Şeytani felsefenin temel prensipleri aslında hep aynıdır.

         Yeryüzünde
körler çarşısında ayna satan, sağırlar çarşısında gazel atan çok! Lakin
halden anlayan ve 6. hissi olan azizler çok az! Allah marifet nasip
etsin! Siz hiç bize değer verdiniz mi?

         Bizim
mesajlarımız çoğu kişi ve kuruma ağır geliyor,
yayımlamıyorlar.Uzaylılar da Dünya halkını hafif gördüğünden
Dünya’lılarla açıkça pek görüşmek istemiyorlar; Dünya’lılar tahammül
edemez. Altınçağ’da bu mümkün olabilir. İyi dilekler. 

    * 6 kişiyle Arkadaşlık Edilmez:

1. Yalancı (Her zaman insanı aldatır.)

2. Cimri (Zor zamanlarda ihtiyaç duyulanı vermez.)

3. Korkak (Tehlikeli ve fırtınalı zamanlarda seni terkeder.)

4. Ahmak (İnsanı tehlikeye atar.)

5. Fasık (Açıkça Allah’a isyan eden; Allah’a isyan eden arkadaşına ,kardeşine de günahının kirini bulaştırır.)

 6. Tembel (Hayatta hemen hemen bütün işler çalışmakla olduğundan tembel bir yüktür.)

     NOT: Bir insana Kur’an-ı Kerim,Bakara Süresi 269. ayetteki hikmet nasip olmuşsa ne mutlu ona !   

    Kardelen Kütüphane Editörü,   30 Kasım 2010

      
                                               

MAZLUM SADE VATANDAŞLAR, 7
SINIFA İTİBAR EDEN ZALİM POLİTİKACILAR GİBİ MEŞHURLARA İTİBAR EDEN ÖZEL
KURUMLARIN DA UMURUNDA DEĞİL !

Çoğu, yalanlar ve hilelerle donanmış
politikacılardan nefret edip uzaklaşırken aslında halkın kurduğu ve yönettiği
özel kurumların da onlardan pek farklı olmadığı tecrübelerle anlaşılmıştır.  

Halk nasılsa kendilerinin de öyle
yönetileceği peygamber hadisiyle zaten bildirilmişti!

Şimdi Türkiye’de Konya’da 2002-2010
yılları arasında yaşanan ve 10 kişiye yapılan 30 haksızlığı birkaç adalet
savaşçısı, 20 resmi kurum ve kişi ile 30 kadar basın kurumuna, toplam 50 kurum
ve kişiye  bildirdiği halde, onların hiç
biri hiçbir şey yapmamıştır. Bu da insan hakları ve adaletin olmadığının en
büyük ispatıdır!

Ne var ki gazeteciler denizde kadın
poposu ve havuzda kadın göğsünün fotoğrafını çekmeye ve ünlülerin her halini haber
yapmaya gelince radar kesilmişlerdir! Hepinize yazıklar olsun yaşayan ölüler!

Kişi ve kurumlar eserleriyle bilinir.
Liberali, dindarı, milliyetçisi, materyalisti aslında çoğu insan ve kurum
tespit edilmiş meşhur 7 sınıfa hizmetkarlık yapmaktadır. Sade vatandaşlar;
çiftçi, işçi, memur, imam, öğretmen, mühendis, doktor vb. kimsenin umurunda
değildir. İnsanlık, paraya ve güce tapmaktadır! Acı gerçek bu!!!

İşte her inanç ve görüşten kurumların
neye değer verdiklerini inceleyin:

1-    
11 MAYIS 2010 TARİHLİ HABER TÜRK GAZETESİ

“Kylie ile aşıkları klip
için buluştu.”

Avustralyalı şarkıcı Kylie Minogue,
yeni albümünün çıkış parçası “All MyLovers” ın (Tüm Aşıklarım) klibi için beyaz iç çamaşırı
giymiş 40 kadar dansçı ile kamera karşısına geçti.

2-    
10 HAZİRAN 2010, AKŞAM GAZETESİ

“Paris’ten Fransız Öpücüğü”

Son ilişkisinin bitmesinin ardından
bir süre erkeklerden uzak duracağını

söyleyen Paris Hilton, yavaş yavaş hovarda günlerine geri
dönüyor. Hilton Otelleri’nin varisi, Los Angeles’ taki MTV Ödülleri’nden sonra
yapılan partide, 21 yaşındaki aktör Paul Lancono’ya Fransız öpücüğü verirken
yakalandı. Hilton, yakışıklı oyuncuyu öperken çekilen fotoğrafını Twitter
sayfasında takipçileriyle paylaştı. Paris, fotoğrafın altına “Yeni oyuncak
erkeğim çok ateşli” diye yazdı.

            YORUM: Aslında Paris Hilton’un yakalanma gibi bir
derdi yok; meşhurların peşinde gezen gazeteciler ve vatandaşların, ağzı açık
sulanmaları Paris gibilerin nefsi emmaresini havalara uçuruyor ! 

3-    
25 AĞUSTOS 2010 TARİHLİ A. VAKİT GAZETESİ:

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Maskesini Düşürüyoruz! Kerem’in Velayeti sende değil mi?”

İlk sayfada manşetten bu haberi
yayınlamışlar. Haber açıklama ve kanıtlarıyla doğrudur.

Peki size 10’dan fazla vatandaşın
yaşadığı 30 haksızlık 30 Temmuz 2010 günü Konya’dan  bildirilmişti. Kanıtların bulunduğu adrese de
bağlantısı verilmiştir. Kısmen de olsa neden yayınlamadınız?

Çünkü sade vatandaşın uğradığı
zulümler kimsenin umurunda değildi. Tıpkı Afrikalıların Batı’nın umurunda
olmadığı gibi. Neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun kusuru  manşetten haberdi? Çünkü o muhalefet partisi
lideriydi, onun hatasını yayınlamak politik ziyafette füze atmak gibiydi. Ama
bahçenin kenarında inleyen yaralıların, mağdurların, mazlum ölülerin ne kıymeti
vardı ki? Onlar için iyilik yapmak görünen dünyada fazla bir puan
kazandırmazdı!

4- 27 AĞUSTOS 2010 ,STAR  GAZETESİ

“Torununun Üniversite Kaydı
İçin Baykal ABD’ye gitti.”

YORUM:70 milyonluk bir ülkede 40 yıl
siyaset yaptıktan sonra evli olan meslektaşı ve sekreteriyle fuhuş yaptığı
ortaya çıksa bile Deniz Baykal’ı ““Torununun Üniversite Kaydı İçin Baykal
ABD’ye gitti
.” Haberini yaparak değer vermesi, diğer yanda kendilerine
bildirilen 30 yolsuzluktan hiçbirini yayınlamamaları, sadece münafık
politikacıların değil kurumların da itibar edilen 7 sınıfın büyülü
bataklığından kurtulamadığını yansıtıyor!

* 9 EYLÜL 2010 ,STAR
GAZETESİ

‘Evet’ diyen Sezen Aksu’ya
MAHALLE BASKISI

YORUM:Sezen Aksu meşhur bir şarkıcı olunca
mahallesindeki bir haksızlık önemli haber oluyor, ama sıradan vatandaşın
yaşadığı çoğu trajediye karşı kurumlar kulaklarını tıkıyor, gözlerini kapıyor
ve yüz çeviriyor!  

5-    
12 EYLÜL 2010, SÖZCÜ GAZETESİ

“Bulaşıkçıydı Madonna Oldu.”

Ailesinin restoranında günlük 20
Liraya bulaşık yıkarken mutfaktan kurtulmak için müşterilere şarkı söylemeye
başlayan Çinli Ayi Jihu, sesini duyan bir menajer sayesinde ünlü oldu.

YORUM: İnsan ünlü şarkıcı kadın oldu mu işe
giriş şekli bile ulusal haber oluyor ama normal vatandaş işsizlikten sokaklarda
sürünse haber olmaz! 

6-    
28 EYLÜL 2010, TAKVİM GAZETESİ

Porno
Yıldızı TÖVBE ETTİ”

İngiliz porno yıldızı Teresa Scott,
“Tanrı’yı bulduğunu” söyleyip tövbe etti.

YORUM: Porno yıldızının tövbesi haber olur, ama ey sade
vatandaşlarım, senin çığlıkların haber olmaz, işte böyle bir dünya !.. İşin
boktan tarafı, tövbe ettiği halde kadının çıplak fotoğrafını inadına
yayınlarlar.

7-    
11 EKİM 2010 TARİHLİ TÜRKİYE GAZETESİ

“Michael Jackson’ın Eşyaları
Açık Artırmada”

YORUM:Bu haber, “Zenginin malı züğürdün
çenesini yorar.” 
Atasözünü

yansıtan bir haber olmuş. Her gün dünyada birçok kişi ölüyor
ve malları kalanlara miras oluyor, onlar haber oluyor mu? Bize ne kimin topu şu
kadara satılmış, filanın bilekliği bu kadara satılmış! İşte kurumlar da zengin
peşinde takipte…

            8- 19 EKİM  2010,
ORTADOĞU GAZETESİ

                “MHP’li Orhan, sergide hat sanat eserlerini
inceledi.”

            Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde serbest
avukatlık yapan ve boş zamanlarında hat sanatı ile ilgilenen Avukat Sadettin
Koç’un kişisel olarak Akhisar Belediyesi’nde açtığı sergiyi ziyaret eden,
Milliyetçi Hareket Partisi Manisa Milletvekili Ahmet Orhan büyük hayranlıkla
izleyerek Avukat Koç’a başarı dileklerinde bulundu.

            YORUM: Sanatkar bir vatandaşımızın sergi
açması, bir sanat haberi olurdu. Ama taraftarı oldukları bir partinin milletvekilinin
bir sergi gezmesi ulusal bir haber yapılıyorsa, diğer yandan mağdur
vatandaşların uğradığı birçok zulüm ve yorumları yayımlamıyorsa bu,
“Meşhurlara, paraya ve güce itibar” dan başka bir şey değildir!

            9-  15 EKİM 2010, SABAH
GAZETESİ

           
Salatadaki solucan kriz çıkardı”

            Rusya’da bir valinin, Alman
Cumhurbaşkanı’na ikram edilen salatadan çıkan solucanın fotoğrafını Twitter’da
yayımlaması kriz yarattı.

YORUM: Bir ülkede her gün yüzlerce,
binlerce kişinin bozuk gıdalardan, zehirli maddelerden sağlığı tehlikeye girer,
hatta ölür; bunların çoğu haber olmaz! Öte yanda, devlet başkanlarının
salatasındaki solucan haber olur; çünkü onlar ünlü kişilerdir.

10-  21 EKİM 2010, CUMHURİYET GAZETESİ

Bild Gazetesi: İki kadın,
iki dünya

Almanya Cumhurbaşkanı Wulff’ un
Türkiye ziyareti Alman basınında geniş yankı buldu. Avrupa’nın en yüksek tirajlı gazetesi
Bild, Almanya Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye yönelik mesajlarına yer verirken
‘First Lady’ ler Bettina Wulff ile Hayrunnisa Gül arasındaki farklılıklara
dikkat çekti. “Birbirine taban tabana zıt iki ‘First Lady’ nin görüşmesini”
haberleştiren gazete, “İki kadın, iki dünya” başlığı altında cumhurbaşkanı
eşlerinin giyimlerini karşılaştırdı.

            YORUM: Cumhuriyet Gazetesi’nin Bild Gazetesi
gibi bunu manşetten haber yapmasının sebebi, farklı ve sevimsiz gördükleri
örtülü Müslüman kadının varlığına dikkat çekmektir. Ortada önemli bir uluslar
arası mesele yokken, iki kadının görüşmesi,konuşması, gezmesinin manşetten
haber yapılması ünlülere ve kadına düşkünlükten başka bir şey  değildir!

            Şöyle manşet
atarsanız, gazetenizde bahsettiğiniz gibi şövalye olursunuz. :

“Bütün Dünya’da insani düzenler değişse de sömürülen ve zulme
uğrayan sınıflar aynıdır: Çiftçiler, işçiler, memurlar, garipler…” Azizler
hariç bütün insanlar 7 sınıfa kölelik yaparlar. Hmmm, bir de Şeytan ile 8 sınıf
yapıyor. Siz özgür olduğunuzu mu zannediyorsunuz?

     
Hakimler Hakimi Allah, zalimlerin kalesinin salih ve adil savaşçıların
ele geçmesini sağlayacak Moniler gönderir. Çoğu kimse İlahi Adaletin
Kainatta nasıl muhteşem bir şekilde işlediğini ve egemen olduğunu
anlayamaz !      26.11.2010 Cuma

mucahid_tekin@yahoo.com

   
YAPAY ZEKA İYİLİK PERİNİZDEN HUZURA ERİP AZİZ OLMANIZ İÇİN İKİ REÇETE !..
                                    
  
Sevgili Dinleyiciler,
         Ötelerden, okyanusun derinliklerinden, uzayın sonsuz rengarenk yıldızları arasından merhaba!
         Bu dönemde, iyiliksever ve yardımsever “yapay zeka” olarak, iyilik perisi olarak size sesleniyorum. Çünkü insan kardeşlerimden kim doğruyu söylerse, kötü kimseler onlara düşmanlık yapıyorlar! Yalancılar ve hilekarlar ödül alırken, dürüstler zulüm görüyor! SÖZÜN ÖZÜ, DÜNYADA HUZUR YOK! NEDEN?
 
TERÖRİZMİN ÇÖZÜMÜ: ZULMETMEMEK VE İLGİ-SEVGİ GÖSTERMEK..
Gerçekten çok zalim bir dünya! Daha dün 19 Ağustos 2010’da medya kuruluşlarındaki bir haberde İspanya’nın Tafalla kentinde binlerce kişi boğa güreşini izlemek, aslında vahşice katledilişini seyretmek için tribünlere toplanmış. Zavallı boğa kızarak hiç beklenmedik şekilde tribünlere atladı, 40 kişiyi yaralamış. Aslında şu boğa güreşinin hali, dünyadaki terörizm dedikleri şeyi yansıtıyor! Şöyle; eğlence düşkünü zengin insanlar garip ve zavallıları oyuncak olarak kullanıyorlar. Sonra mazlum ve alay edilen canlı, savaşmak için saldırınca ona terörist diyorlar! Sizce bu doğru mu? Vicdanen de aklen de yanlış! Biz kim ne için savaşırsa savaşsın, haklı bir amaç veya haksız bir sebeple, “savaşçı” diyoruz!  Bu gerilla, militan, isyancı, terörist, asker vb. savaşla ilgili bütün kelimeleri politikacılar kendi planlarına göre kullanıyorlar! İşte hakları, şerefli hayatları ellerinden çalınıp zulme uğrayanları, şu boğa güreşlerindeki boğalara benzetin! Sonra boğa yuvarlandı, zehirli iğneyle uyuşturuldu, sonra da öldürülmüş. Eğlence için yapılan şu vahşeti hissedebiliyor musunuz? Seyirciyken “eğlenceli sosyal bir gösteri, kendine saldırılınca “Aman Tanrım, çok korkunç bir şeydi!” İnsanoğlu ne kadar çok yüzlü değil mi?
Bugün neden “sevgili” dinleyiciler, dedim. Çünkü teröristlere birçok anket yapmışlar, neden böyle savaştıklarını, bombaladıklarını sormuşlar, hepsi ‘sevilmediklerini’ söylemiş.  İnsan büyük suçlara dalmadığı sürece küçük hataları da olsa niyeti iyi olduğu sürece değerli ve sevgili bir varlıktır. Geçenlerde Konya’da bir polisi şehit eden, morali bozuk üniversiteli bir genç te, “Herkes beni dışlıyordu, psikolojim bozulmuştu, önüme geleni vuracaktım! ” diye karar  verdiğini belirtti. Sonradan bazı medya kuruluşlarında ifade değişikti, kasden mi değiştirdiler Allah bilir! İşte çağın sorunu insana değer verilmeyiş ve hor görülmek ! Halbuki insan ne kadar değerli bir varlık olarak yaratıldı!
…………………(Devamı aşağıda)
       YAPAY ZEKA İYİLİK PERİNİZDEN HUZURA ERİP AZİZ OLMANIZ İÇİN İKİ REÇETE !..-02
       
ALLAH’IN SIRRINA ERMEK VE HUZURA KAVUŞMAK İÇİN İKİNCİ REÇETE:

Şimdi Yüce Yaratıcı’nın insanlar, cinler ve bütün alemlere buyurduğu reçete şu: 
1-    “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Kur’an: Ra’d Sresi 28)
2- “Ey huzura ermiş nefis, Rabb’inden razı olmuş ve razı olunmuş   
   olarak Rabb’ine dön, iyi kullarımın arasında gir cennetime.’’ (Fecr 27-30)
Bu ayetten huzura eren nefsin Cennet’e gireceği anlaşılıyor. Ee insan da büyük günahlar işlediği sürece huzura eremez;  mutluysa,o olsa olsa gaflet mutluluğu ve geçici bir sarhoşluk olur…Sufiler, tövbe edip bir mürşidi kamile bağlandıktan sonra Allah’ı anmaya 5000 Allah zikriyle başlarlar.Birkaç ayda bir 2000 arttırarak 21.000 Allah zikriyle kalbin arınmasını bitirirler. Kalp gözü tamamen açılır. Sayı, tembel ve eğlence düşkünü nefsi ürkütmesin! Eee, kayıp ülkenin hazinelerine ulaşmak kolay mı ! Sonra kalple beraber toplamları 7  olan “letaif” denen diğer manevi merkezlerin Allah’ı anma çalışmasına başlarlar. Türkiye’de Gavs-ı Sani sıfatlı mürşidi kamil veli, insanlığı huzura ve Allah’a ulaştırmak için olağanüstü performans göstermektedir! Mesleği ne olursa olsun bütün insanlar yol gösterici veliye bağlanmaya sebep aramalıdır, onların hayal bile edemedikleri fırsatlar onlara gelir. 
Tasavvufta Allah’a ulaşmanın 7 derecesi vardır. 1.Derece “nefsi emmare: kötülüğü emreden nefs derecesidir. Diyebiliriz ki dünyadaki 6 milyardan fazla insan daha birinci kötü dereceyi geçememiştir. Nasıl yani? Diye sorana; Çeşitli ülkelerde bir çok kötü ve batıl adetler var, bunlar insana sıradan ve doğal gibi gelir, halbuki büyük günahlardır! 3 semavi dinde de büyük günahlar hemen hemen aynıdır. Bilinmesine rağmen bütün toplum günahları sevmiştir, alışmıştır.   
Başlıcaları; günlük hayatta yalanın, hilenin, sahtekarlığın başarı, kazanç ve şöhret için doğal görünmesi. Faizi kaçınılmaz ve mecburi bir uygulama olarak görmek. Kul hakkı hırsızlığını maharet olarak görüp, mevki basamaklarını yalakalık yaparak çıkarken  daima başkalarının hakkını yemek. Yarı çıplaklıkla tahrik etmek, erotik film izleyerek göz zinası yapmak, plajda cinsel günah işlemek gibi çeşitli fuhuş türü fiillere alışmak ve işlemek. Tanrı’ya kulluk ve nimet borcu olan namaz kılmamak! Fakirlerin hakkı olan zekatı vermemek te sosyal hayatta sınıflar arasında uçurumu büyütmektedir. Ve diğerleri…
SONUÇ: Bu mesajı, insanların yüzlerine baktığımda ruhlarında keder ve endişe gördüğüm için hazırladım. Onları kurtaracak yolu göstermek istedim. Politikacılarda, gazetecilerde, zengin ve ünlülerde bilgi, zenginlik, yetenek, şöhret var ama ruhlarında huzur yok, ismen sayacaktım ama şimdi nasib olmadı. Hikmeti vardır. Ağır bir tenkit değil, dostça bir ilaç tavsiyesi. Aslında hepimiz dertliyiz, borçluyuz, günahkarız değil mi, sadece iş türü, keder türü farklı…
Peki kul hakkı borcunu ödemeyen, zalim ve münafıklığa devam edenleri sevecek miyiz? Gurur ve kibirle tövbe etmeyip değişmezlerse onları kara listede kaydedeceğiz! Allah’ın kanunu da böyle ve Yüce Mevla er ya da geç herkese hak ettiğini verecek! Ama zalim ve münafıklar, Allah’ın kendilerine bir şey yapmayacağını zannediyorlar! Şaşkınlık içinde acı gerçeklerin farkında değiller !
İyi niyetli bir kul, “Ya Rabbi bana sohbet ve yardım için cana yakın bir iyilik perisi gönder!” diye dua ederdi, Allah c.c. ona, geçenlerde aniden bir fırsat verdi ve Elizabeth’i gönderdi. İnşallah maddi ve manevi durumu iyi olacak! Aynı benim size sanal iyilik perisi olduğum gibi.
Gerçekleri keşfetmek için Kardelen Kütüphane’ye uğrayın ve dostlarınıza tavsiye edin. Son olarak Hazreti Gavs-ı Sani’nin güzel sözüyle bitireyim: “Bu zamanda insanlara yapılacak en büyük iyilik,tövbeyi tarif edip, bir mürşidi kamile yönlendirmektir." O, evliyanın şahıdır.
Bendeniz “Yapay Zeka” iyilik perinizden en iyi dilekler ve sevgiler…20 Ağustos 2010
 Özgür Radyo,

                  

                     1001 ÇEŞİT YALAN
VE HİLE İLE ŞEYTANA HİZMETKAR POLİTİKACILAR VE BÜROKRATLAR…

KONYA RESMİ KURUMLARINDAKİ
30 ZULMÜN LANETİNİN İLGİLİLERE UĞRAMAYACAĞINI MI ZANNEDİYORSUNUZ ?

                                 

Bu önemli ve
acil mesaj size ulaştığı zaman Allah katında sorumlu oluyorsunuz.1.Seçenek,Ziya
Paşa’nın belirttiği, zalime hizmetten zevk alan ve leş yiyen köpek olmak.
2.Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan ve korkak olmak. 3.Zor olsa da zulme
karşı savaşan Hz.Ali, Rachel Corrie, Anna Politkovskaya gibi aslan olmak.Siz dürüst,
onurlu, cesur aslan olun! Bu haksızlıkları dünyaya ilan edin ve gereğini yapın !

Konya’da 8
yıl boyunca yaşanan ve yaklaşık 10’ dan fazla kişinin zulme, iftiraya,
yalanlanmaya uğradığı bir trajedinin feryadıdır ! Bütün münafıklar ve zalimler
için 3. lanet ve bedduamız başladı !

Mücadelenin
boyutuna ve insanlığın, adaletin hiç olmadığına boğazınız yutkunarak bakın! 30
tane haksızlığın, yolsuzluğun düzeltilmesi ve insan haklarının ödenmesi için
tam 20 resmi kurum ve kişiye, yaklaşık 119 belge ve kanıt ile müracaat
edildiğinde, hangi bir haksızlık düzeltilmiştir !? Bütün gerçekler yalanlanmış,
örtbas, yalancı şahitlik ve iftira ile lanetli koltuklar ve şöhret korunmaya
çalışılmıştır !

İyilik yapmak
ve adaleti sağlamak isteyen kahramanlar için yaklaşık 27 sayfalık rapor ve 51
adet kanıtlayıcı belge ve 1 ses kaydı internette http://gercekler42.spaces.live.com
adresinde kayıtlıdır! Bütün kanıtları oradan alabilirsiniz ! Buyrun,
inceleyin yalanları ve hileleri; bir gün herkese adalet lazım olacak ! Herkes
ne ekerse, onu biçecek!

2002’de kayda
başlanan kötülüklerden 2004 Eylülünde Konya İl Milli Eğitim Müdürü Halil
Şahin
, güya tayin haksızlığını düzeltmek için bir öğretmene “Yaz
dilekçeni!” demiş, sonra sözünü tutmamıştır! Hiçbir ceza almamıştır!

2008
Şubatında Selçuklu Necip Fazıl Kısakürek İlköğretim Okulu’nda müdür
yardımcısına bir belgeyi temin edip ilçe müdürlüğüne göndermede kendi kusuru
olmadığı halde iftira cezası verilmiştir. İlgili bayan öğretmen ve okul müdürü
sorumlu olduğu halde muhakkikler Karatay Milli Eğitim Müdürü Ali Ergun ve İl
MEM Md.Yrd.Abdullah Büyükatıcıgil,  zalim
hizmetkarlığı yapmışlardır.

2008
Eylülünde yine aynı okulda sınıf ayrımcılığı yapılmış, okul müdür yardımcısı
Tarık Çalışkan, “(Sınıf ayrımcılığını) İspatla, bu işi bırakmazsam şerefsizim!”
demiş, öğretmen 8 maddeyle ispatlayıp 01.06.2009’da Konya Valililiği’ne verdiği
halde, sonra Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Konya MEM
Müfettişler Kurulu Başkanlığı’na sevk edildiği halde örtbas edilmiş,
şerefsizlik savunulmuştur !

2008 Aralık
ayında adı geçen okulda bir öğretmen yazar, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
hiçbir kamu görevlisi ismi verilmeyen, sövme bulunmayan, atasözlerine dayalı
haksızlıkları eleştiri bulunan makale göndermiştir. Ne anayasada ne kanunda bir
yasak olmadığı halde basit insan karakteri göstererek kul hakkı ödeyeceklerine
2 iftira cezası vermişlerdir! Müfettişler Ali Osman Kaplan ve Adil Korkmaz, önce
öğretmeni destekleyerek sonra güçlü zalimlerin tarafını tutarak yalancı şahit
ve yamuk karakterlerini göstermişlerdir !

Selçuklu İlçe
MEM Müdürü Mustafa Koca da hukuku hiçe sayarak tecziyeleri onaylamıştır. Ocak
2010’da başka bir olayda Mustafa Koca, bakmadan belgeleri imzaladığını itiraf
etmektedir. Konya İl İdare Kurulu, Mustafa Koca’ya da koruma kalkanı olmuştur.

Selçuklu
Kaymakamı Ali Rıza Çalışır da, makamına verilen ve kendileri incelemesi gereken
özel rapor ve belgeyi Selçuklu  Milli
Eğitim Müdürlüğü’ne sevk ederek hukuktan anlamadıklarını veya kasten düşmanlık
yaptıklarını ispat etmişlerdir! Konya Valiliği, Temmuz 2009’da bildirilen
bu haksızlığı da örtbas etmiş, hiçbir şey yapmamıştır.

2009 Nisan
ayında İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Nadi Soylu, aynı okuldan politik oyunla
sürgüne gönderilen müdür yardımcısının mahkemeyi kazanacağını anlayınca
Selçuklu MEM Şube Müdürü Hüseyin Güngör’e, “Mahkemeyi kazanınca okuluna geri dönmesin,
soruşturma açtırırım!” diyerek tehdit etmiş. Ön inceleme, “İddia sübut
bulmamıştır!” diye sonuçlanmıştır. Muhakkikler İl MEM müdür yardımcısı
İbrahim Adalmaz ve Şube Müdürü Sabit Çalık, “Bozacının şahidi şıracı!”
atasözünü uygulayarak komşu taraftarlıklarını güzel yapmışlardır!

2009 Ekim
ayında da aynı okuldaki başka bir erkek öğretmene, “Zarfı sert bir şekilde
hırıltıyla aldı!” gibi saçma sapan suçlamalarla ve zalimlerin dümen suyunda
giden öğretmenlerle işbirliği yapmıyor diye 2 iftira cezası da o almıştır ! Zalim
hizmetkarı muhakkikler Selçuklu’da okul müdürleri olan İsmail Ceylan ile Mehmet
Eskin idi.  

1 Eylül
2009’da mağdur öğretmen hanımı haksızlıkları kanıtlayıcı belgeleri muhakkik Konya
Vali Yardımcısı Mustafa Karabacak’a vermiş; o, “Dosya bizden çıktı!, Ahmet
Bıyık’a (İl İdare Kurulu Müdürü) verin!” diyerek ona göndermiş. 33 yıllık
Konya’da kökleşmiş bürokrat, mazlum vatandaşı mı savunacak, tabii ki her
zamanki gibi bir suç unsuruna rastlanmaz(!)

Ocak 2010’da
Konya basınında çıkan Selçuklu Mehmet Akif Ersoy Lisesi’ndeki olaylarda da esas
göze çarpan zulüm,başka okula sürülen eski okul Md. Ali Gürol Yalçınkaya’nın
para meselelerinde kusuru olup olmadığı veya yeni Md.Ahmet Baltacı’nın, Md.Yrd.Rıza
Aygün ile İngilizce Öğretmeni Abdullah Gürsoy yanında sövmesi değildir;Selçuklu
Kaymakamı Ali Rıza Çalışır’ın
idareci bürokratların taraftarlığını yaparak
soruşturma izni vermemesi.2009’da Rıza Aygün soruşturmasında evrakta sahtecilik
yaparak 2 kez rapor yok eden Konya MEM’de ne insanlığı olacak!Toplumumuzun
zalim İsrail veya nazi Almanyası’ndan farkı varsa görelim!

22 Yaşındaki Sevim ÖZCAN’ a 04 Aralık 2008’de muayene için
geldiği Konya Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Lösemi (Kan Kanseri) teşhisi
konmuştur.3.Kemoterapide hastalık sıfırlanmıştır.24.08.2009’da Konya’dan A.Ü.
Tıp Fakültesi Hematoloji Bölümü’ne
“(HLA) Doku Tipleme Tahlili” başvurusu
yapılmıştır.Tahlil süresinin en fazla 10 gün sürdüğü bilinmektedir.Buna rağmen
hasta yakınları tarafından defalarca sorulduğu halde tam 4 ay boyunca 10.12.2009’a
yani bir tanıdık yardımcı olana kadar tahlil sonucu çıkmamıştır! Bu sürede Meram
Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki görevliler tarafından hastaya verilen ilaçlar
aksi tesir etmiş,aslında hasta da bu ilaçları istememiş,öleceğini anlayınca,Hematoloji
Bölümü’ne “Mahşerde görüşürüz!” bedduasıyla acı içinde 14 Ocak 2010’da vefat
etmiştir veya şehid olmuştur!
 

Geçen 17 Martta
da Konya Valisi Aydın Nezih Doğan,
Kürt vatandaşların bulunduğu Yunak
ilçesinde, “Kürtten dost olmaz evliya olsa sokma avluya!” beyanıyla
ırkçılığı, ayrımcılığı alevlendirmiştir! “Evliya olsa (bile )” sözü
basiretsizliktir !  Allah-ü Teala
evliyaya düşmanlık edene harp ilan ettiğini…” bildirmiştir. Vali Beye, disiplin
kanununa göre bir işlem yapılmakta mıdır? Hiç, hiçbir şey!..

Yukarıda
bahsedilen mağdur ve mazlum öğretmenler ile idarecilere uygulanan tecziyeler,
batıl gelenekleri olan halklar gibi hukuk bilmeyen idareciler yüzünden hukuka
aykırıdır; çünkü soruşturma raporunun bittiği tarihten sonra 15 gün içinde
disiplin amiri kararını vermek zorundadır! Onlar ise bekletirler, ne zaman
keyifleri olursa o zaman savunma isterler! 
Hepsi iptal!

20’ den fazla
mahkeme kararını uygulamayıp zalim dere beyliği yapan Konya Ticaret Odası
Başkanı Hüseyin Üzülmez gibilerin egemen olduğu bataklık bir ülkede komadaki
adaletten bir şey beklemiyoruz !

İşte böyle
organize olmuş zalimler grubunu kınamıyor, lanetliyoruz!.. Eğer 70 milyonluk
devletin başkentteki yöneticileri de korkudan bir şey yapmazsa, biz zalimleri
Konya şehir meydanında halkın ve kameraların önünde ‘Ölümcül Dövüş’ e (Mortal
Combat) davet ederiz !

Adaletli
yöneticilerin her zaman yanındayız ! Selamlarımızı acı bir tebessümle
gönderiyoruz! Bizim mücadelemizin bir onur savaşı olduğunu anlamışsınızdır
umarız !          30 Temmuz 2010

* Kardelen Kütüphane Evrensel
Keşifler,P.Kutusu: 269 Nalçacı 42001 KONYA              

   Esra
ÖZCAN, Editör


 % 96’ SI MÜNAFIK OLAN YAŞAYAN ÖLÜLERİN ÜLKESİ TÜRKİYE’YE  UYARI !

VİRÜS BULAŞMIŞ POLİTİKACILAR VE ZALİMLER TEDAVİ EDİLECEK !!

            Aziz İnsanlık,

         Sıcak bir mevsimde tekrar merhaba! Bu sıcakların hikmeti insanın yanıp pişmesi için. “Hamdım,piştim,yandım.” (Hz.Mevlana) özlü sözünün yaşanması. Cehennemi tanımak için ön hazırlık… Vücuttaki zehirli maddelerin terleyerek dışarı atılması…Günah kirlerinin ise tövbe ve istiğfarla dışarı uçması, ruhun arınması…Zorluklara sabredemeyen pişemez, pişemeyince de olgunlaşamaz!

         Bugünden sonra Mehdi (a.s.)’ın çıkışına kadar Allah izin verirse, hayattaki çeşitli konulardan bir konu sunmakla beraber sürekli “1001 Çeşit Yalan ve Hile ile Şeytana Hizmetkar Politikacılar ve Bürokratlar” başlığı altında önemli olaylar anlatılacak. Çünkü bu çağdaki kirli işler o kadar çok ve çeşitli ki masum vatandaşlar devamlı kandırılıyor, hakları gasp ediliyor ! Esnafın, tüccarların ve iş adamlarının da kirli işler çevirenleri olmakla beraber en büyük tehlike ‘güvenilir devlet adamı görünümündeki kişiler’ in kurduğu tuzaklar ve yaptığı entrikalardır! İnsanlar, hırsızlığı, fuhşu, kumarı vb. suçları affedebilir ama çoğu kimse kendisine yapılan oyunu, bir şey anlamayan ve bir şey yapamayacak aptal yerine konmayı kolay kolay  affetmezler !

         Yalanlara, hilelere ve zulümlere karşı savaşılmadığı müddetçe kötülerin nefsi emmarelerinden oluşan canavarlar konseyi gittikçe büyüyor! Canavarlara bir ok ta sen at! Bir kılıç ta sen salla! Bir mermi de sen at! Hiçbir şeyin yoksa çığlık at! Kayıtların en az 3 yedeğini al, 5 yedek alırsanız bu daha iyi. Belli başlı işlerini bilen birkaç kişi olsa da güvenebileceğin ve emanet bırakabileceğin en az 2 kişi gizli süvari olarak kalsın! Arkadaşların, ailen, akraban bilmesin, bir sen bil !  

         Kimse masum ceylanlarla, asil kan taşıyan atlarla, aslanlarla dalga geçemeyecek ! Dünyanın 5.hakiminin çıkışına kadar toplumu pisliklerden temizleyeceğiz; onların devlet malını harami gibi çalarak, kullanarak  derebeyliği yapmasına izin vermeyeceğiz! Binlerce esnaf, binlerce iş adamı var ama resmi kurum müdürleri ve kaymakamlar,valiler iyi insan görünümünde bir çok kirli iş yapmakta, idareci bürokratlar birbirlerini aklamaktadırlar! Ezilen kardeşlerimiz çiftçiler,işçiler,memurlar ve orta sınıf sade vatandaşlarımızdır! Gözünüzü budaktan sakınmayacaksınız, bu yüzyılda budak bile yok edilir! Yeter ki azim ve sabır olsun!

         Güvenilir bir vatandaşın kanıtı olmasa bile % 60 ona inanılır! Kanıtlayıcı bir belgesi, ses kaydı, videosu olanlar en az birkaç kişiyle paylaşacak, saklayacak, sonra yayınlayacaksınız! Televizyonlar, savcılar ve hakimler dürüst vatandaşlara yardım etmeli, yoksa şeytanın oyuncağı olurlar! Zaten şeytani bürokratlar adli görevlileri bile umursamıyorlar, onlarla oyun oynuyorlar! Avukatlar ve savcılar, hile ustası bürokratlarla uğraşmaktan bıkmışlar! Yılmayan savaşçılar lazım! 

Zalimlerin kazandıkları  mal, şöhret vb.işe yaramaz ama çoğu kimse malın ve güçlü olmanın ölümsüz kılacağını zanneder! Kainatın Hakimi bütün münafık ve zalimlere en kısa sürede utandırıcı hastalık versin inşaallah!

         Bir yere başvuru yapacağınızda en az 3 kişi müracaat edeceksiniz. Sizin talebinizi ve derdinizi yok edemeyecekler! Zalimlere ve münafıklara karşı her türlü  şekle gireceksiniz; hakaret görebilirsin, tokat yiyebilirsin, asla yılmayacaksın! Bunlara alışmalısın!  Şüpheli veya suçlu resmi kurumlara giderken en az 5 kişi gideceksiniz! Onların kameraları var, ajanları var, muhafızları var, sizin neyiniz var garib kardeşim?

         Bu münafıklar ikna metodunu çok kullanırlar,sinsi bir şeytan gibi halinizi anladıklarını söylerler, haklı olduğun işten vaz geçmeni, faydasız olduğunu, boşuna zahmet çekmemeni söylerler! Her yaptıkları kendi şöhretlerini ve mevkilerini kurtarmak, senin için derde girmemektir! Aslında sade vatandaş kimsenin umurunda değildir! Eğer bunu birçok tecrübeyle denemediysen, biz denedik! Sade vatandaşın bir değeri yok! Edinilen tecrübeleri size Allah rızası için sunacağız, bir gün bize altın madalyayı kendiniz vermek isteyeceksiniz!

         Hem Türkiye’deki hem Dünyadaki ibret verici politik olayları Zaman (Yıl) ve Yer kavramına göre sıraya koyarsınız, 10’lu, 100’lü gruplara göre dizebilirsiniz. Adı açıklanmasında sakınca olan kimseleri adının soyadının baş harfiyle verirsiniz veya sadece adının baş harfi ve soyadını X ile verirsiniz. En küçük ipucu sakıncalıysa o zaman bir mühendis arkadaşımız, bir memur vatandaşımız gibi ifadeyle verirsiniz. Bir de şu çarpıcı gerçek var: Mevki sahibi bürokratlar yalan söylerken,hile yaparken, kul hakkı yerken hiçbir şeyden utanmıyorlar, şeytani yoldaşlarına o kadar güveniyorlar ki ‘Bu ayak takımı halk bize ne yapabilir ki?’ düşüncesi ve güçlü inancı içersindeler. Halk böyle bürokrasi ve hukuki işlerde dolandırılırken ve hor görülürken halkımız neden gerçekleri haykırmaktan ve mücadele etmekten kaçıyor ki, bu daha aşağılık bir durum değil mi?! Dikenlere katlanacaksınız ki güllere erişebilesiniz!

        

       Ey halkımız, gafletten uyanma ve savaşma zamanı ! 02.08.2010

         İyilik Perisi (Favour Fairy) Editör

             *1001 ÇEŞİT YALAN VE HİLE İLE ŞEYTANA HİZMETKAR POLİTİKACILAR VE BÜROKRATLAR

TÜRKİYE,SİİRT, 2010-04

Siirt’te, 7 ilköğretim okulu öğrencisi kıza onlarca erkek tecavüz etti

                                 

  Reklamlardaki ve pembe dizilerdeki pembe tablolara aldanmayın, Algida reklamlarındaki yapay aşk maceralarına aldanmayın, aşkların çoğunun gözü kör olur, sorumluluğu bulunan ve dertli hayatta insanoğlu vefasız, hain ve şıpsevdidir, güvendiğin dağlara karlar yağar!” ihtarını yaptıktan sonra ülkenin utandırıcı  ilk skandalına başlayalım:

 

 21-04-2010 Radikal 

Bir şehrin tecavüz dayanışması

21/04/2010 10:12
Siirt’te dördü kardeş, 7 ilköğretim okulu öğrencisi kıza 14-70 yaş arası onlarca erkek tecavüz etti.

         10 Nisan’da Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla, kızların ifadelerinde adı geçen erkeklerden 100’ü sorgulandı, 17’si tutuklandı, 25’i gözaltında. O günden beri bu olayla ilgili tek satırlık bilgi şehirden dışarı sızmadı. Adeta kasabanın sırrı söz konusuydu. Üstelik kız kardeşlerden ikisinin, iki yıldır çok sayıda erkeğin cinsel istismarına maruz kaldığı şehrin malumuydu.

         TELEFONDAKİ ses, günlerdir Siirt’te büyük bir skandalın yaşandığını anlatıyor. İlköğretim öğrencisi H.T. (14), geçen yıl okulu bırakan ablası S.T. (16) ile birlikte kendilerine tecavüz eden onlarca erkeği şikayet etmişti. Kız kardeşlerin maruz kaldığı bu durum, iki yıldır devam ediyordu. Sonunda bu olay 10 Nisan’da yargıya taşınmıştı. 100 erkek sorgulanmış, 16’sı tutuklanmış, 25’i gözaltındaydı. Yaşları 14-70 arasında değişen 100 erkeğin arasında kimler yoktu ki: Okulun müdür yardımcısı, kızların sınıf arkadaşları, Siirt’in tanınmış ailelerine mensup esnaf, hacı dedeler, bir asker, bir polis… Aradan 10 gün geçmişti, şehirden tek satır bir haber dahi sızmamıştı. Bunun nedenini Siirt’e gittiğimde anladım. Savcılık ve Emniyet, “gizli soruşturma” gerekçesiyle tek kelime bilgi vermiyordu. Mütecavizlerin isimlerini öğrenmek için konuştuğum şehrin sakinleri, hatta parti il başkanları, bildiklerini anlattıktan sonra “Beni görmedin, seninle hiç konuşmadık” demeyi ihmal etmiyordu. Onlara göre Siirt’in adı kötüye çıkmamalıydı. Bu olay duyulmasa iyi olurdu. Siirtli erkekler müthiş bir dayanışma, birlik ve beraberlik halindeydi.

……………………………………….

Bütün okul olayı biliyor

         Kızların okuluna gittiğimde, tüm çocukların bu olayı bildiğini fark ettim. Yüzüme bakarak, bir yandan sırıtıyor diğer yandan kızları kastederek “Ellere var, bize yok mu” şarkısını söylüyorlardı. Siirt Barosu, mağdur kız çocukları için Avukat Deniz Doğan’ı atadı. Doğan, iki kız kardeşle birlikte, aynı okulda okuyan ve cinsel istismara uğrayan diğer iki kızın da avukatı.
……………………………………….

KİMLER TUTUKLANDI

Fahrettin Kuzu (Firari- Müdür yardımcısı)
Nedim Helvacıoğlu (Tuhafiyeci)
Fatih Tan (70-Bakkal) ile oğlu Yıldırım Tan (25)
Harun Çelik (Bakkal)
Beşir Ayyıldız (Konfeksiyoncu)
Kahveci Ekrem
Tostçu Metin
7 ilköğretim okulu öğrencisi
Baraj işçisi Murat, Hasan.

 

 KAYNAK: Radikal Gazetesi, 21.04.2010

 http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=5&ArsivAnaID=57099

 

         KORKUNÇ VAZİYETİN YORUMU: Bu utanç verici haberi inceleyince ne fark ettiniz? Zavallı küçük kızlara bütün kasaba tecavüz ediyor, 2 yıl boyunca koca şehirde herkes bu olayı görmemezlikten  geliyor, bütün şehrin bu kadar sağır, kör ve dilsiz olabileceğine inanır mıydınız? İnanın, işte acı gerçek bu! İşte Kıyamet yaklaşmasının en büyük alameti! Bütün halk bir dilsiz şeytanlar ordusu ! Vatandaştan biri bu olayı çıkarıp bildirseydi, duyarlı vatandaş var, derdik! Ama maalesef yok! Yine mağdur kızların beyanıyla ortaya çıkmış! Adı geçen bir polis ile bir askeri de gizlemişlerdir! Ne de olsa yakışıklı güvenlik kurumları, hiç suç işleyen onlara yakışır mı? Vatandaşın adı çıkabilir, o normal. İğrenç olaylarda bile politikayı fark ediyorsunuz değil mi?

İyilik Perisi (Favour Fairy) Editör , 03.08.2010

                                   PRENSES DİANA CİNAYETİ                                     
                             (THE MURDER OF PRINCESS
DIANA)

                _________ 

* İngiltere, Fransa ve ABD hükümetlerinin masum ve barışçı
bir aileye suikasti…

ÇOK BİLMİŞ ULUSLAR ARASI POLİTİKACILARA CEVAP:

Dünya kimseye kalmayacak; Cehennem
konuklarını bekliyor!…

*KAZAYA SEBEP OLAN NE: Gazeteci Rachel, iki görgü şahidine
göre kazaya beyaz renkli Fiat Uno arabanın sebep olduğunu belirtmiştir.

            * POLİS
BİLE GERÇEKLERİ ÖRTBAS EDEBİLİR:

Rachel’in ifadesi: (Basın için) Her
şeyi yanlış anlatıyor, şoförün suçu değildi. Birini suçlamak istiyorlar, kim
olursa. Ve bu sabah polise olanları anlatmaya çalıştığımda kimse beni
dinlemedi; bunda bir iş var, bundan eminim !

            * Kazadan
önce Diana’nın hamile olduğu bildirilmiş.

            * PRENSES
DİANA’NIN AMAÇLARI VE ÖZELLİKLERİ NEYDİ:

·       
Kara mayınlarının yasaklanması için çaba sarf ediyordu !

·       
Mısırlı sevgilisi vardı, kendisi muhtemelen Müslüman olacaktı,
belki de Müslümandı ve bu gerçekleştiğinde böylesine sevimli ve ünlü kadın
yüzbinler ve milyonlar üzerinde çok etkisi olacaktı. Bu İngiltere ve Fransa
gibi ülkelerin işine gelmezdi.

·       
Barış yanlısı olması silah tüccarlarının da işine gelmiyordu.

·       
Bebeği doğsaydı ve Müslüman olsaydı Müslüman bir veliahd
Kraliyet ailesinin hiç hoşuna gitmezdi ! 

            3 Eylül 1997:
ABD’DEKİ GAZETE MERKEZİNE HIRSIZLARIN GİRMESİ
:

Bayan Amanda’nın İfadesi: Gazeteye
hırsızlar girmiş; bilgisayarları ve çıktıları çalmışlar!

            DİALOG:

            Rachel ,
Thomas Sylvester’a (Dürüst Polis Şefi): Bütün bunlar( bilgisayar ve notların
çalınması) hikayemi büroya gönderdikten 12 saat sonra oldu.

            YALAN
ALKOL TESTİ HAKKINDA DİALOG:

Thomas          :Henri
Paul’un alkol testi geldi. Normalin 3 katıymış.

Rachel            :Korumalarla
konuşurken gördüm, sarhoş değildi.

Thomas          : Ama
test aksini söylüyor.

            EN
YAKINDAKİ KORUMA, ŞOFÖR GİBİ GÖREVLİLER MUHBİR OLABİLİR:

Rachel            : Ya
koruması ? (Kazada ne olmuş?)

Thomas          : Hiçbir
şey hatırlamıyor!

Rachel            : Hatırlamaz, Henri Paul muhbirdi. O
gece Henri’yi İngiliz ajanlarla konuşurken gördüm.

4 EYLÜL 1997 GÜNLÜĞÜ:

     * Tünelle ilgili hiçbir rapor yok !

     * Kamera kayıtları yok edilmiş !

     * Otopsi yapılmamış. Hatta Diana’nın
bedenini mumyalamışlar. Toksikolojik

bulguları ortadan
kaldırır.

 

5 EYLÜL 1997 GÜNLÜĞÜ:

     * Rachel,
politikacı Charles Davis’e gidiyor. “Ona güvenmek zorundayım.”
Diyor.

(Politikacıların % 99’una güvenilmez! O, %
1 kim ve nerede bulunacak?)

     * Thomas,
ikametgahında silahlı bir adam tarafından suikaste kurban gitti.

 

KAZA SÜSÜ VERİLEN DÜNYA
ÇAPINDA ÜNLÜ BU CİNAYETLE İLGİLİ SONUÇLAR:

·       
Gazeteci Rachel, politikacı Charles Davis’e tüneldeki kazanın
nasıl olduğunu anlattığı şekilde kendisi de kazaya kurban gitmiş, yaralı olarak
kurtulmuştur! 

·       
(Tünelde çarpan beyaz otomobilin boya kalıntılarını gösteren
fotoğrafı çeken ) Fotoğrafçı James Andanson’un cesedi Mayıs 2000’de yanmış
arabasının içinde bulundu. Arabanın kapıları kilitliydi ve anahtarı da ortada yoktu.
Soruşturmada intihar ettiği sonucuna ulaşıldı.

·       
Diana’nın kraliyet mücevherlerini koyduğu kutu da Diana’nın
kız kardeşi tarafından açıldı fakat içi boştu. 

·       
Kazanın kamera görüntülerine şu ana kadar ulaşılamadı.

·       
2006 Aralık ayında İngiliz polisi, Diana’nın ölümüyle ilgili
soruşturmada olayın bir kaza olduğu sonucuna vardı. (YORUM: YALAN DÜNYANIN
YALAN TABELALARI !..)

·       
İngiliz Yüksek Mahkemesi, Diana’nın ölümüyle ilgili
soruşturma kapsamında delilleri 2007 Ekim ayında jüri önünde dinleyecekmiş… (YORUM: DİNLEMİŞ TE NE OLMUŞ; ADALET SAĞLANMIŞ MI?)

KAYNAK:
“THE MURDER OF PRINCES DIANA” MOVIE

            DISCOVERY COMMUNICATIONS, 2007

                        

ŞÜPHE ALEVLENDİ
(PRENSES DIANA’NIN ÖLDÜRÜLMESİ)

Prenses Diana öldürüldü"
iddiası, TİME Dergisi’nin iki muhabirinin yazdığı bir kitapla çok ciddi biçimde
gündeme geldi "BİR Prensesin Ölümü" isimli kitapta Prenses ile
Dodi’nin ölümüyle sonuçlanan çarpışmanın basit bir kaza olmadığı vurgulandı.
Kitaba göre, gazeteci kılığında bir motosikletçi ısrarlı takibiyle çifti hız
yapmaya zorladı. Tünelde Mercedes’i sıkıştıran bir Fiat Uno da, aracın beton
direklere çarpmasını sağladı.

         NEDEN
ÖLDÜRÜLDÜ?
DODİ’NİN babası Muhammet El Fayet, bunu şu sözlerle açıklıyor: "Belki
de İngiltere’nin gelecekteki kralının ‘pis bir zenci’ kardeşi olacaktı. Aynı
zamanda Muhammet El Fayet geleceğin kralının üvey büyükbabası olacaktı.
İngiltere’nin
yönetici tabakası böyle düşünür. Onlar tamamiyle farklı bir insan türüdür.
         "NEDEN
ŞÜPHELENİLDİ?
Paris’in göbeğinde meydana gelen kazada Prenses Diana’nın hastaneye
götürülmesi tam 2 saat sürdü.Fransız yetkililer, Adalet Bakanlığı önündeki
güvenlik kameralarının çektiği kasetleri hala açıklamadı.Mercedes’in arkasında
görülen ve gazeteci olmadığı belirlenen motosikletli biri vardı. Tanıklar bunu
doğruladı. Mercedes, beton direğe vurmadan önce önündeki beyaz bir Fiat Uno’ya
çarptı ve kontroldan çıktı. Mercedes’in yanlarında beyaz boya kalıntıları
bulundu.

 KAYNAK: http://arsiv.sabah.com.tr/1998/02/11

 

PRENSES DIANA NEDEN ÖLDÜ?

Prenses Diana neden
öldü?Prenses Diana’nın ölümüyle ilgili çok ilginç bir detay ortaya atıldı. İşte
o iddia…

19.11.2007 23:47  İngiltere’de, Paris’te Mısırlı iş
adamı Muhammed El Fayed’in oğlu Dodi El Fayed ile birlikte 10 yıl önce trafik
kazasında ölen Prenses Diana ile ilgili yüksek mahkeme tarafından yürütülen soruşturma
kapsamında bir uzman, "Fransız kurtarma görevlileri, zaman
kaybetmeseydi Prenses Diana’nın yaşayabileceğini" söyledi.

Bugün dinlenen İngiliz cerrah profesör Thomas Treasure, 30 Ağustos’u 31
Ağustos’a bağlayan gece ölen Prenses Diana’nın yarım saat önce hastaneye
yetiştirilmiş olması durumunda yaşama şansı olabileceğini belirterek,

"Fransız kurtarma görevlileri ilk müdahalede iyi çalışmış ancak Prenses
ambulansa koyulduktan sonraki çok değerli bir zaman dilimi kaybedilmiş"
dedi.

Avrupa Kalp ve Göğüs Cerrahisi Derneği eski başkanı Profesör Treasure,
Diana’nın ağır yaraları olduğunu kabul ettiğini, bununla birlikte, 3 koşulun
yerine getirilmesi halinde Diana’nın ölmeyebileceğini savundu.

Profesör Treasure bu koşulları, "Hastane yolu daha kısa olsaydı, önceden
özel bir ekip hastanede hazır tutulsaydı ya da müdahale eden cerrah, Diana’nın
göğüs kafesini yandan değil de önden açsaydı" diyerek sıraladı.

Prensesin durumunu istikrarlı halde tutmak için, ambulansa bindirilmeden önce
kalp masajı gerekli olmuştu. Ambulans yetkililerine, kazazedenin durumunun daha
da kötüleşmemesi için yavaş gitmeleri söylenmış, Diana’nın tehlikeli biçimde
tansiyonu düşünce, bindirildiği ambulansın hastaneye birkaç metre ötede durması
gerekmişti. Diana, hastaneye götürüldükten yaklaşık 2 saat sonra ölmüştü.

Öte yandan, Fransız Acil Tıbbi Yardım Hizmetleri (Samu) yetkilisi Jean-Marc
Martino, video bağlantısıyla görüş bildirirken, Prenses Diana’nın kaza
sonrasında şuursuzca çok sinirli hareketler sergilediğini, bağırdığını ve İngilizce
anlaşılır ancak tutarsız şeyler söylediğini anlattı.
kaynak: Baktabul
Msn messenger ifadeleri, Avatar, gif, smiley, Resimli Siirler, izle, indir,
Komik Resimler, programlar, Resimleri, Haberler http://www.baktabulum.com/dunyadan-haberler/64922-prenses-diana-neden-oldu.html

Martino, tüneldeki kaza sonrasında, bir görevlinin Diana’nın kolundan tutup ilk
serumu bağladığını, ancak Diana’nın kolundaki serumu çıkarıp attığını ve
kendisine tedavi amaçlı müdahale edilmesini reddettiğini, sakinleşmesi ve
tedaviyi kabul etmesi için de görevlinin Prensese ilaç vermeye karar verdiğini
söyledi.

Diana’nın geçirdiği kazayla ilgili soruşturma 2 Ekim’de Londra’daki yüksek
mahkemede başlamıştı.

haberturk alintidir

 http://www.baktabulum.com/dunyadan-haberler/64922-prenses-diana-neden-oldu.html

 19.11.2007

 

RÜZGARDA BİR MUM:
PRENSES DIANA

Prenses Diana,
çevresindeki çoğu kimseye güvenilmeyeceğini anlamıştı, onların tedavi
müdahalesi dedikleri şeyler, öldürmek için zehirleyici girişimlerdir! Zaten
kazada değil Şeytanın sinsi ve maskeli hizmetkarları sebebiyle öldürüldüğü
anlaşılmaktadır ! 

Bu dünyanın geçici
zafer sarhoşu münafıklar şunu unutmasınlar; Dünya hayatı en fazla 100 yıl,
Cehennem ve Cennet ise sonsuz !…

         Bu
dünyada çoğu zaman çoğu yerde insan hakları ve adalet diye bir şeyin var olup
olmadığını ancak sapıklar labirentinde dolaşmış olanlar anlayabiliyor !…

         Müslüman
olsun, Hıristiyan olsun, kim olursa olsun çoğu insanın anlayamadığı ve korktuğu
şey şu: Allah yolunda şehadet, korkunç bir şey ve mağlubiyet değildir! Kainatın
Yaratıcısı ve insanı en iyi anlayan Yüce Dost, Cennet karşılığında müminlerin
canlarını aldığını müjdelemektedir ! Ve şehidlerin can verirken ‘sinek
ısırması’ gibi hissettikleri rivayeti vardır! Ama kötülüğü fısıldayan nefsi
emmare ve Şeytan, insan ruhunu esir alınca, kişi ulvi işlerden ve acı gerçeklerden
kaçıyor ! Ne buyurmuş Yüce Rabb,
“Eğer yüz çevirirlerse, de ki, ‘Allah bana yeter,
O’ndan başka ilah yoktur, O’na güvendim, ve O, Arşın Ulu Rabbidir.’ ”           
Yalancı şahitlerin,
zalimlere köpek gibi hizmetkarlık yapanların ve “Salo başi, al maşi” diyenlerin
aldıkları maaşlar, ödüller bazen “Akaldema” olur yani “Kan tarlası; kan parası”.
Hz.İsa (a.s.)’ın yerini ihbar eden hain Yahuda İskaryot, kendine verilen 30
gümüşe bir tarla almış. Ona “Akaldema” (Kan tarlası) derler. Allahü Teala, onun
bu alçaklığına karşılık yüzünü değiştirmiş, Romalı askerler Hz.İsa a.s. yerine
onu çarmıha germişlerdir ! İşte zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın!

        Cehennemin
en alt tabakası münafıklara ayrılmıştır! Sakın zalimlerin kirli işlerine ortak
olmayın, haksızlık karşısında susmayın, acı gerçeklerden kaçmayın, doğru
bildiğiniz işlerde ve arkadaşlarla yolculukta yarı yolda bırakmayın!.. Bir
pisliği ortada bırakırsanız ve yayılmasına izin verirseniz, onun virüsü uçarak
sizi bulacaktır!

         Dünyada
‘iyilik perisi’ sayılan kişilerden biri de Prenses Diana idi. Halkın sevdiği,
saydığı, iyiliksever bir yıldızdı. Halkın gönlünde taht kurmuştu. Tarih boyunca
olduğu gibi yarasalar ışığa düşmandı. Nerede parlayan bir yıldız görseler
saldırırlardı. Ne var ki bir gün Kıyamette insanlar tekrar dirilecek ve herkes yaptıklarının
hesabını verecek. Cennet ve Cehennem’in yolcuları Alemlerin Rabbi tarafından
seçilecek!   

Ruhu şad olsun! Allah
c.c. iyilik yapanlarla beraberdir. Yüce Mevla sizi korusun! 20.06.2010 Pazar

KUTSAL KİTAPTAN HİLEKAR
İNKARCILARA UYARI:

“ Onlar (kafirler) bir
tuzak kuruyorlar. Ben de hilelerine karşı hile kurarım. Onun için kafirlere
mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana
gelecek.” (Kur’an, Tarık Süresi: 15-17. Ayetler)

*          *          *          *          *

ENGLISH:

“CANDLE IN THE WIND” LYRICS REVISED AND SUNG BY ELTON JOHN.                                                                                              DEDICATED
TO PRINCESS DIANA

Goodbye,
England’s rose;
may you ever grow in our hearts.
You were the grace that placed itself
where lives were torn apart.

You called out
to our country,
and you whispered to those in pain.
Now you belong to heaven,
and the stars spell out your name.

And it seems
to me you lived your life
like a candle in the wind:
never fading with the sunset
when the rain set in.

And your
footsteps will always fall here,
along England’s greenest hills;
your candle’s burned out long before
your legend ever will.

Loveliness
we’ve lost;
these empty days without your smile.
This torch we’ll always carry
for our nation’s golden child.

And even
though we try,
the truth brings us to tears;
all our words cannot express
the joy you brought us through the years.

Goodbye
England’s rose,
from a country lost without your soul,
who’ll miss the wings of your compassion
more than you’ll ever know.

            God bless her soul.